Dörtyol Özel Seçkin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi (Bedensel yetersizlik )  FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON GEREKTİREN 
ÇOCUKLUK-BEBEKLİK ÇAĞI RAHATSIZLIKLARI
-CP (SerebralPalsi)
-Epilepsi
-Down Sendromu
-Diğer Kromozom Anomalileri 
-Gelişme Geriliği
-Otizm
-Sipinalkord yaralanması
- Doğuştan Kalıtsal Metobolik Hastalıklar (Fenilketonüri)
-Kas Hastalıkları
-Frajil X sendromu
-Mikrosefali
-Hidrosefali
-SpinaBifida
-Poliomyelit
-JuvenilRomatizmalArtrit
-MentalRetardasyon
-Menenjit
-Kafa Travması
-BrakialPlexus
-Tortikolis
-Doğuştan Kalça Çıkığı
-Ortopedik Problemler

CP (SEREBRAL PALSİ)
 
CerebralPalsi (Beyin Felci), beyin veya beyinciğin doğum öncesi, doğum veya doğum sonrası zarar görmesi sonucu oluşan adelelerde kuvvet azlığı, istemsiz hareketler, motor gelişmede geriliktir.  Beyindeki zedelenme ilerleyici değildir ancak çocuğun yürüme, denge kurma ve el hareketlerindeki güçlük zamanla artabilir.SP’li çocuklarda görülen sorunlar beyin hasarının oluştuğu yere ve hasarın genişliğine bağlıdır. Zeka genellikle normaldir.
 
SP gelişmekte olan beyinde ilerleyici olmayan bir lezyon sonucu gelişen ancak yaşla değişebilen , aktivitelimitasyonuna yol açan, kalıcı motor işlev, postür ve hareket gelişim bozukluğudur.
Bu motor bozukluğa duysal, bilişsel, iletişim, algılama, epilepsi, davranış bozuklukları ve ikincil kas iskelet sorunları eşlik edebilir.
SP ye neden olan beyin hasarı için belli yaş limiti yoktur ancak ilk 2-3 yıl daha önemlidir.
SP ye neden olan bozukluk etkilenmiş fonksiyon gelişmeden önce meydana gelir.
Kazanılmış becerilerin kaybına neden olan tüm progresif durumlar dışlanır.
SP bir hastalık değil ilerleyici olmayan bir tablodur.
SP için risk faktörlerinin olup olmadığı anamnezde sorgulanmalı gebelik takip kayıtları incelenmelidir.
Motor gelişim basamaklarında gecikme SP nin ana bulgusudur.
Tanıya en yardımcı tetkik beyin anatomisini ayrıntılı gösteren MRG dir
Lezyon ilerleyici değildir. Fakat impairments (bozukluk ) , disability ( özür ) ve handicap ( engel ) ilerleyici olabilir. 
SP de motor bozukluklar, spastisite, rijidite, atetoz, tremor, kuvvetsizlik, inkoordinasyon şeklinde olabilir.
 
NEDENLERİ:
A. Prenatal (Doğum Öncesi) nedenler
Akrabalıktan kaynaklanan kalıtımsal hastalıklar
Kan uyuşmazlığı sonucu ağır yenidoğan sarılığı
Doktor kontrolünün olmaması
Annenin hamileliği sırasında özellikle ilk 3 ayda geçirilen hastalıklar (kızamıkçık, su çiçeği), ilaçlar, kazalar
Hamilelikte kanama
Hamilelikte kan basıncı yükselmesi (preeklpmps-eklampsi)/aşırı düşmesi
B.Natal (Doşum sırasındaki) Nedenler
Uzamış veya zor doğum 
Erken membranrüptürü
Beyin ödemi
SSS enfeksiyonu veya sepsis
Hatalı forceps kullanımı 
Sezeryan
Çok erken doğum
Aşırı düşük doğum ağırlığı
Doğum esnasında morarma
C.Post – natal (Doğum sonrası ya da yaşamının ilk yıllarındaki) nedenler 
Enfeksiyonlar (menenjit, ensefalit, beyin apseleri ) 
Zehirlenmeler 
Tümörler 
Bebeklik dönemi oksijensiz kalma, enfeksiyon, beyin hasarı
Bebeklikte meydana gelen travmalar (düşme,boğulma,yabancı cisim yutma vd.)
Yüksek ateşli hastalıklar, havale
SP etyolojisi %30 prenatal,%60 natal,%10 postnatal
Son yıllarda yapılan araştırmalarda SP’ninpostnatal nedenlerinin dağılımı 
%62 menenjit, ensefalit, kızamık 
%23 kaza 
%7.8 epilepsi 
%5 serebrovasküler olay
%2 malnutrisyon
 
1. Spastik: Kaslarda katılık/aşırı kasılma görülür. Vücutta katılık ve hareket etmede güçlük vardır. Hasta elindeki nesneleri kavramakta, bırakmakta veya yürümede zorluk çekebilir. Kendi içinde 
2. Ataksik: Kaslarda güçsüzlük yanı sıra vücutta dengesizlik vardır. Özellikle yürürken ortaya çıkan dengesizlik, koordinasyon (eşgüdüm) bozukluğu görülebilir. El becerileri zayıftır. 
3. Atetoid: Kaslarda güçsüzlük ve gerginlik arasında dalgalanmalar bulunur. Hastanın istemsiz baş, gövde ve kol-bacak hareketleri vardır. 
4. Karma: Yukarıdaki klinik formların birlikte görüldüğü şekildir. 
5. Hipotonik: Kas zayıf ve gerginliği az kas anlamına gelir. Kasta normal gevşekliğin ötesinde bir gevşeklik vardır. Eklemlerinde de gevşeklik görülür. Bu  nedenle  çıkık  oluşma riski yüksektir. CP’nin ender görülen bir tipidir
 
Hastalığın Şiddetine Göre Sınıflama :
Hafif : hastanın tedaviye ihtiyacı yok 
Orta : tam bağımsız değildir, tedaviye ve yardımcı cihazlara gereksinimi vardır. Rehabilitasyona cevap verir.
Şiddetli : tamamen bağımlıdır, rehabilitasyona cevap vermez, özel eğitim gerektirir ve motor sistemle birlikte diğer bozukluklar da görülmektedir.
CP ( SerebralPalsi) Tedavisi:
Serebralpalside tedavi bir ekip işidir. Bu ekipte;
-Doktor
-Fizyoterapist
-Psikolog
-Özel eğitim öğretmeni
-Çocuk gelişimi uzmanı
-Konuşma-işitme terapisti
-Aile 
bulunmaktadır.
Tedavide esas alınan noktalar:
-İlaç tedavisi
-Fizyoterapi
-Ortez-protez -yardımcı cihaz kullanımı 
-Cerrahi tedavi
-Konuşma-işitme terapisi
-Özel eğitim
 
Fizyoterapi de amaç doğru hareketin öğretilmesidir, yani çocuğun normal hareketi algılamasını sağlamak, gövdesini hissetmesini öğretmek, hareketliliğini sağlamasına ve sosyal ilişkileri, çevreyi öğrenmesine yardım etmektir. Çocuğun gün içinde düzgün duruşu sağlanabilirse normal hareket gelişiminin olabilmesi için gerekli uyarı elde edilmiş olur. Fizyoterapiye riskli bebeklerde, yani anne karnında, doğum sırasında veya sonrasında sorunu olan bebeklerde, yenidoğan döneminde başlanmalıdır. Tedaviye erken başlamanın istenmeyen kasılmaları önlemede, bebeğin doğru duruş şekillerini öğrenmesinde, kendi vücudunu hissetmesinde, ileride gelişebilecek eklem sertliklerini (kontraktürleri) önlemede ve normale yakın hareket özelliklerini kazanmasında yararı vardır.
SerebralPalsi'li Çocukların Ailelerinin Dikkat EtmesiGerekenler
 
1-Serebral palsi hakkında bilgi edinin.bu konuda yazılanları okuyun, derneklere üye olun,sizin gibi çoçukları olan ailelerle  dialog kurun.
2-Çoçuğunuzu başka çoçuklarla kıyaslamayın, onu olduğu gibi kabul edin.
3-Kendi gereksinimlerinizi ihmal etmeyin, siz güçlü olursanız çoçuğunuza daha çok yardımcı olabilirsiniz.
4-Fizyoterapistinizin evde yapılmasını önerdiği egzersizleri öğrenin ve kesinlikle ihmal etmeyin.
5-Çoçuğunuzun fiziksel bakımdan gelişmesi için, çoçuğun yapabildiği günlük aktivitelerinde ona yardım etmeyin
6-Çok korumacı olmayın, çoçuğunuzu hareket etmeye yönlendirin. yaşına uygun şekilde gelişebilmesi için ona zaman tanıyın, sorumluluk verin.
7-Egzersiz, oyun ve okul saatlerini dengeleyin.tedavilerin sizin ve çoçuğunuzun hayatını aksatmasına izin vermeyin.
8-Çoçuğunuzun eğitimini sürdürebilmesi için uğraşın.
9-Toplumdan ve sağlık kurumlarından ne istediğinizi bilin ve bunu açıkça dile getirin. sesinizi duyurun. isteklerinizi anlatın. toplumun bu konudaki duyarlılığı ancak sizin çabalarınız ile artacaktır.
   
SerebralPalsi kalıcı bir sorundur.Çoçuk büyüyerek serebralpalsili bir erişkin olacaktır. Bugünün çoçuklarını yarının topluma uyum sağlamış bireyleri olarak görmek istiyorsak onların eğitilmeleri, becerilerini kullanabilmeleri ve yeni beceri kazanabilmeleri için anne-babalar, doktorlar, fizyoterapistler ve diğer eğitim personelleri olarak el ele vermeliyiz.Hepimizin amacı çoçuklarımızın mümkün olan en sağlıklı biçimde gelişip büyümesini sağlamaktır.
Kaynak:
-Serebral Paralizide Değerlendirme ve Tedavi  Yöntemleri ; A. Sade , A.S. Otman ;  Hacettepe Ünv.  F.T.R. Y.O. Yayınları
-http://www.fizyoterapistler.org/
Derleyen: Burcu Çetinkaya
 
 
 
EPİLEPSİ
   Bu sözcük halk arasında "sara" adıyla tanınır. Epilepsinin ne olduğunu anlayabilmek için beyni bir bilgisayar gibi düşünmekte yarar vardır. Beyin hücreleri de bilgisayar parçaları gibi birbirleri ile bağlantılıdır ve haberleşmek için küçük elektriksel uyaranlar kullanırlar. Bazen beyinde normal olmayan bir elektriksel aktivite oluşur ve bu olay çocuğun nöbet geçirmesine neden olur. Bu olay belirli aralıklarla tekrarlanırsa o kişi de epilepsi var demektir. O halde nöbet, beynin kuvvetli ve hızlı bir elektrik akımı ile kaplanması sonucu oluşan kısa ve geçici bir durumdur, ruh ya da akıl hastalığı değildir ve bazı nadir durumlar dışında zeka geriliğine yol açmaz.
Bazı  Çocukluk Çağı Epileptik Sendromları: 
-West Sendromu
-Rett Sendromu
-Lennoux-Gastaut Sendromu gibi…
Türleri: Epilepsi nöbet tipleri; büyük (genel, jeneralize tonik-klonik, grand mal, kasılma-çırpınma ile karakterize) yada küçük (parsiyel, sadece yüz, kol yada bacakta kasılma) veya anlamsız konuşma ve davranışlar ile karakterize (kompleksparsiyel) nöbetlerdir. Ayrıca absans tip denilen kısa süreli, 5-10 saniye süren, gözlerini dikip sabit bakma, bir anda cevapsızlık şeklinde, kasılmasız dalma nöbetleri görülebilmektedir. Yine ayrıca, özellikle sabahları uykudan uyandıktan sonraki dönemlerde ortaya çıkan ve kollarda sıçrama-atmalar tarzında myoklonik nöbetler de olabilir.Nöbetler ateşli veya ateşsiz olabilir.
Sebepleri: 
-Genetik yatkınlık (% 50 risk taşır) 
-Doğum sırasında beynin zedelenmesi 
-Menenjit,havaleler (% 3 risk taşır) 
-Beyin tümörleri 
-Başa gelen darbeler,beyin kanaması 
-Beyin damar hastalıkları 
-Tiroid hastalıkları 
-B6 vitamini eksikliği
Tedavisi: Genel olarak ilaç tedavisi uygulanır. Nöbetler ilaçlarla kontrol altına alınamadığı takdirde cerrahi müdahaleye başvurulur.
Cerrahisi: Türkiye'de yaklaşık olarak 15 yıldır uygulanmaktadır. Başarı oranı %80-90 dır. Epilepsiyi %100 iyileştirir gibi bir şey söz konusu değildir.Fakat nöbetler kontrol altına alınır. Her epilepsi hastasına uygulanmaz.
Epilepsi hastasının dikkat etmesi gereken noktalar: 
1-Düzenli ve dengeli beslenmelidir. Açlık kesinlikle olmamalıdır.
 2-Uzun süreli bilgisayar ve televizyon ile ilgilenmemelidir. 
3-Alkollü,asitli,kafeinli içeceklerden uzak durmalıdır. 
4-Aşırı derece yorulmamaya özen göstermelidir. 
5-Uykusuz kalmamalıdır. 
6-Motorlu araç kullanımı,yüzme gibi faaliyetlerde bulunmamalıdır. (Yüzme bir kişi denetiminde olabilir.) 
7-İlaçlar düzenli olarak her gün aynı saatte alınmalıdır. 
8-Sinir,stres,aşırı üzüntü, aşırı heyecan ve korkudan uzak durmalıdır.
Derleyen: Burcu Çetinkaya
 
 
Down Sendromu 
Down Sendromu (Trizomi 21) nedir?:Down-sendromu en fazla görülen kromozom anomalisidir. İnsan vücudu oldukça fazla sayıda hücrelerden bir araya gelmiştir. Her bir hücre içinde genetik bilgilerin bulunduğu iplik tarzında "kromozom" dediğimiz yapı vardır. Kromozom sayısı  normalde 46 adettir. Ancak bu sayı Down-sendromlu bireylerde 47 dir. Bu fazla kromozom 21. kromozom çiftinde olduğundan Down-sendromuna aynı zamanda Trizomi 21 de denmektedir.
Down -Sendromuna her 600-700 canlı doğumda bir rastlanır. Kabaca bir hesaplama ile her yıl yurdumuzda 2500-3000 Down-sendromlu bebek Dünya'ya gelmektedir. Bu ise ayda 250-300, günde 10 Down-sendromlu bebek Dünya'ya geliyor demektir.  Amerika Birleşik Devletlerinde yılda 5000, Almanyada yılda1200, Avusturyada yılda 800  Downsendromlu bebek dünyaya gelmektedir.
Down-Sendromu neden olmaktadır? 
Down -Sendromunun neden olduğu konusu şu ana kadar açıklığa kavuşmamıştır. Konunun uzmanları Down-sendromu için "tesadüfler sonucu ortaya çıkmaktadır" derler. Yapılan araştırmalarda bilimsel olarak ortaya konabilen neden, annenin yaşının 35'in üzerinde olması veya babanın yaşlı olması Down-sendromlu bebek sahibi olma olasılığını arttırdığı şeklindedir.
 
Doğum Öncesinde Down Sendromunu Belirlemeye Yardımcı Olacak Bir
 Test Var mı?
 
Hamile bayanlarda iki tip prosedür vardır:
1. Screening (eleme) testleri: Fetus'unDown Sendromlu olma olasılığını tahmin eder.
2. Diagnostic (teşhis) testleri: Fetus'un gerçekte sendroma sahip olup olmadığını teşhis eder.
En çok kullanılan testler TripleScreen ve Alfa-fetoprotein Plus 
yöntemleridir. Bu testlerde kandaki belli maddelerin (alfa-fetoprotein,humankorionikgonadropin, estriol) değerleri ölçülür ve annenin yaşıda göz önüne alınır. Hamileliğin 15 ve 20. haftalarında uygulanması tavsiye edilir.Ayrtınlı bir sonogram ile birlikte yapılırsa daha hassas olabilir,çünkü bu testlerin hassasiyeti sadece %60 dır.
Down-Sendromlu bebeklerde doğum sonrası görülen bazı ortak özellikler:
Yüz:  Down-Sendromlu bir çocuğun yüzü genelde yuvarlakça ve basıktır. 
Baş:   Brakisefaliktir. 
Gözler: Hemen tüm Down-Sendromlu çocukların gözleri badem gibi yukarı doğru çekiktir. Gözlerinin burun taraflarında "epikantus" denen bir deri kıvrımı vardır. Yeni doğanlarda göz içinde beyaz veya hafif sarı lekeler olabilir. Bunlar zaman içinde kaybolur. 
Saçlar: Saçlar genelde yumuşak, seyrek  ve  parlaktır. 
Ense: Down-Sendromlu yenidoğanın ensesinde büyüdükçe kaybolan bir deri kıvrımı  gözlenebilir.   Saç çizgisi ensede genelde daha yüksektedir. Ense daha düz gibi durmaktadır. 
Kas tonusu: Yenidoğanların boyun ve  diğer eklemleri gevşektir. Çocuklar ele alındığında pelte gibi gözlenir. Yani kasları gevşektir. Buna Hipotoni denir. 
Ağız : Ağızları genellikle küçüktür. Damaklari yüksektir. Tüm kaslarda olduğu gibi dilin, ve ağız kaslarının gevşekliği nedeniyle dil genelde dışarı sarkıktır. 
Eller: Eller  geniş ve parmaklar kısadır. Bir çoğunda avuç içinde enlemesine kalın bir çizgi vardır. (Simian hattı)
Ayaklar: Ayaklar genellikle dardır ve ayak baş parmak ile ikinci parmak arasında bir boşluk vardır.(Sandalet boşluğu) 
Boy:    Down-Sendromlu çocukların kilosu ve boyu doğumda genellikle normalden  pek farklı değildir. Bazıları ise ortalamanın biraz altında olabilirler. Erişkin yaşta genelde kısa boyludurlar. Ailelerinin boy ortalamasına yaklaşanların sayısı az değildir. 
Down-Sendromunun tedavisi varmıdır?
Down Sendromu  bir hastalık değil;   tıpkı yeşil göz, sarı saç gibi   bir oluşumdur. Bu nedenle tedavi olanağı yoktur. Ancak Downsendromuna eşlik eden bazı hastalıklar vardır. Öncelikle onların tedavi edilmesi gerekir.
Down Sendromuna eşlik eden hastalıklar nelerdir?
Down Sendromuna eşlik eden hastalıklardan bazıları şunlardır: 
Doğumsal kalp hastalıkları 
Tiroid hastalıkları 
Bağışıklık sistemi yetmezliği 
Artmış Lösemi oranı 
Üst solunum yolları enfeksiyonu başta olmak üzere çeşitli enfeksiyonlar. 
Mide ve barsak sorunları 
Göz ve Kulak hastalıkları 
Kalıcı dişlerde şekil bozukluğu 
Down Sendromlu çocuğumuz için neler yapabiliriz?
Down Sendromunda zihinsel ve bedensel gelişimin desteklenmesi için erken eğitim ve erken fizyoterapi gereklidir. Bu nedenle doğum sonrası en kısa sürede çocuğun eğitimine başlanmalıdır.
Down Sendromunda Fizyoterapi: 
Down Sendromunda çocuklarımızda genelde bir kas gevsekliği vardır. Bu nedenle çocuğun başını tutması, emeklemesi ve yürümesi geç olmaktadır. Bunu hızlandırmak için fizyoterapiye erken başlanması, onun hayata bir an önce başlamasında, etrafını keşfetmesinde yardımcı olur. 
Down Sendromlu Bir Çocuğa Nasıl Eğitim Verilmeli?
 
Down Sendromlu bir çocuğun mümkün olduğu kadar sosyal bir ortamda 
büyütülmesi, gelişimi için son derece yararlıdır. Hareket kabiliyetlerini arttıracak ve tecrübe kazandırabilecek oyuncak madde ve materyallerine ihtiyaçları vardır. Çevre ile kurulan ilişkiler ise konuşma ve sosyal gelişmeyi destekleyerek, çocuğa, kendisine uygun olana katılma imkanı sağlar.İlk yıllarda çocuğun gelişimi için bir destekleme programı oldukça önemlidir. Erken destekleme sayesinde çocuk birçok şeyi daha erken 
öğrenebilir ve böylelikle kendisini de geliştirebilir. Çocuğun kendisini daha iyi ifade edebilmesi ve algılamasını kolaylaştırabilmek için çocuk şarkıları, kafiyeler, resimli kitaplar ve basit oyuncak materyalleri çok önem taşımaktadır. Fakat doğru bir seçim şarttır. Örneğin seçilen bir kitabın içinde yer alan resim ya da fotoğrafların tanınması ya da gündelik işlerde kullanılan türden olması daha iyi sonuç verecektir.
Down Sendromlu çocuklar birbirlerine benzerlermi?
Yüz yapıları ve gözlerindeki çekiklik nedeniyle genelde insanlar çocuklarımızı birbirlerine benzetirler. Aslında doğru değildir. Her biri ailesinin özelliklerini taşır ve aile bireylerinden biri veya birkaçının özelliğini taşırlar. Ortak bazı özellikleri vardır. Bu ise insani değerlerinin oldukça yüksek olmasıdır. Yalan bilmezler. (Özellikle öğretilmezlerse !!!)  Sevgileri karşılıksızdır. Her biri oldukça sevimli ve sevgi doludurlar.
Referans : Down Sendromu Dayanışma Grubu
Derleyen: Burcu Çetinkaya
Kas Hastalıkları
Kas hastalığı nedir?
 
Kas hastalıkları, vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslarımızı doğrudan tutan hastalıklardır. Yani kas hücrelerinin kendileri hastalanmışlardır ve ortaya çıkan belirtiler yalnızca bu duruma bağlıdır. Kasın kendi hastalığına miyopati denir.
Kas hastalıklarının belirtileri nelerdir?
Kaslarımız vücudumuzu hareket ettirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kas hastalıklarında güçsüzlük olur ve başlıca hareketlerimiz etkilenir. Öncelikle gövdeye yakın kalça ve omuz çevresindekiler olmak üzere çok sayıda kas etkilenebilir. Örneğin merdiven/yokuş çıkma, koşma, yürüme, kolları kaldırma, başı yastıktan kaldırma, bazen gözkapaklarını açma, yutma, başı yastıktan kaldırma, soluk alma etkilenebilir. Bazı kas hastalıklarında ise miyotoni adı verilen, kasın gevşeme güçlüğü sözkonusudur. Bu durumda hasta ilk hareketlerde tutukluk yaşar, harekete devam ettikçe rahatlar. Bazen de yürüme, koşma gibi eylemler sırasında normalden çok daha şiddetli bir yorulma ve ağrı, hatta bazen tükenme yaşayabilir. Sinirlerle kasların birleştiği bölgedeki hastalıklardan myastheniagravis, daha hafif olarak ise kasılma sırasında enerji sağlayan sistemlerin (glikojen yıkılması, mitokondri) hastalıkları tipik örneklerdir. Kasılma sırasında hücredeki yağların yakılmasında sorun var ise açlık, belirtileri çok artırır. Bazı nedenler ise çok yaygın kas yıkımına neden olarak idrar renginin çok koyu olmasına neden olabilir (miyoglobinüri).
 
Kasların hastalanmasının nedenleri nelerdir?
Kaslar çok çeşitli nedenlerle hastalanabilirler. Bu nedenleri iki ana gruba ayırmak mümkündür:
 
1-Edinsel:
Bu durumda doğuştan hastalık nedeni yoktur; yaşam süresi içinde ortaya çıkan nedenlerle hastalık gelişir. Örneğin kaslar iltihaplanabilir. Bu iltihaplanma kasın kendisinde ise miyozit adını alır. Polimiyozit, dermatomiyozit böyle hastalıklardandır. Tiroid bezi, böbrek üstü bezi hastalandığında veya kanda potasyum miktarı değiştiğinde de kaslar da hastalanabilir ve örneğin tiroidmiyopatisi gelişebilir. Kortizon içeren ilaçlar kullanıldığında veya kortizonun aşırı salgılanmasında steroidmiyopati görülebilir. Bazı sık kullanılan ilaçlar da miyopatiye neden olabilir. Myastheniagravis ise kaslarla sinirlerin birleştiği bölgenin iltihaplanmasıdır. Tüm bu hastalıkların önemli özelliği, hastalığı ortaya çıkaran durumun, ortaya çıkaran nedenin ortadan kaldırılması veya bugün için bilinen ilaçlarla tedavi edilebilmesi, hastanın normal kas gücüne dönebilmesidir. Bu miyopatiler her yaşta görülebilir.
Duchennemuskuler kas distrofisi vücut postürü  :    
 
 
 
2-Kalıtımsal:
Kalıtım ya da irsiyet, fiziksel ve ruhsal özelliklerin ebeveynden çocuğa, yani kuşaktan kuşağa geçirilebilmesi için gerekli aktarımdır. Bu aktarım, kromozomlar üzerindeki genler yolu ile yapılabilmektedir. Dolayısı ile bu hastalıklar genetik miyopatiler olarak da adlandırılmaktadır. Bu durumda hastada doğuştan bir hastalık vardır. Bu hastalık genetik bir değişiklik sonucu oluşmuştur ve aslında kişi anne karnında gelişirken bu değişiklik ortaya çıkmıştır. Bu değişiklik kişi anne karnında yaşadığı süreden beri var olmakla birlikte hastalık beirtilerinin ortaya çıkması doğduktan sonraki değişik yaşlarda olabilir. Yani hastalık belirtileri kendini ilk yaşta, yürüdüğü sırada, ilk on yaş veya ikinci on yaş içinde veya daha ileri yaşlarda kendini gösterebilir. Bir başka deyişle hastalık, belirtilerin başladığı yaşta başlamamıştır aslında, ondan çok önce başlamıştır. Bizim farkedebileceğimiz, yani hareketlerimizi etkiler hale gelişi belirtilerin tarif edilebileceği yaşta olmuştur. Bu hastalıklarda başlıca sorun, kas hücresi için gerekli olan bir yapı taşının (protein) yapılamaması, normalden farklı yapılabilmesi, işlevsiz olacak şekilde yapılabilmesi veya normalden fazla yapılması olabilir. Örneğin duchenne tipi kas distrofisinde kas için çok gerekli olan distrofin proteini hiç yapılamaz, buna karşılık becker tipi kas distrofisinde aynı protein, kısa da olsa yapılabilir. Kavşak tipi kas distrofilerinde başka bazı proteinler yapılamaz ve buna bağlı hastalık gelişebilir. Bazen yapılamayan bir protein, kasın kasılması için gerekli olan bir işlevin yapılamamasına neden olur. Örneğin mitokondriyal hastalıklar, glikojen depo hastalıkları, lipid depo hastalıkları bunlardandır.
Kas hastalıkları listesi
 
a-edinsel kas hastalıkları
a.kas-sinir kavşağı hastalıkları
i.myastheniagravis
ii.lambert-eatonmiyastenik sendromu
iii.botulismus
b.iltihabi kas hastalıkları
i.polimiyozit
ii.dermatomiyozit
iii.inklüzyon cisimciği miyoziti
iv.diğermiyozitler
c.kas hastalığına yol açan bazı sistemik hastalıklar
i.tiroid hastalıkları
ii.sürrenal hastalıkları
iii.potasyumu ilgilendiren hastalıklar
iv.diğer
d.kas hastalığına yol açan bazı ilaçlar
i.kolesterol düşürücü ilaçlar
ii.bazı aritmi ilaçları
iii.kolşisin
iv.klorokin
v.d-penisilamin
 
b-kalıtımsal kas hastalıkları
a.kasdistrofileri
i.kavşak tipi kas distrofileri
dmd, bmd
otozomal dominant kas distrofileri (lgmd1)
otozomal resesif kas distrofileri (lgmd2)
ii.özelliği olan distrofiler
miyotonikdistrofi (dm)
fasiyoskapulohumeraldistrofi (fshd)
emery-dreifussdistrofi (edmd)
oküofaringealdistrofi (opmd)
konjenital kas distrofileri (cmd)
distalmiyopatiler
b.metabolikmiyopatiler
i.lipid depo hastalıkları (örn: karnitin eksikliği)
ii.glikojen depo hastalıkları (örn: pompe, mcardle hastalıkları)
iii.mitokondriyal hastalıklar (örn: kearns-sayre)
c.konjenitalmiyopatiler
i."central-core" hastalığı
ii."multi-mini-core" hastalığı
iii."nemalin" miyopati
iv.miyotübülermiyopati
v."miyofibriller" miyopati
 
Kas Hastalıklarında Fizyoterapi 
İlerleyici kas erimesi, kuvvet azlığı ile seyreder ve eklem hareketlerinde kısıtlama, kas kısalıkları, solunum kapasitesinde azalma, omurga ve ekstremitelerde şekil bozukluklarına yol açar. İlerleyici özellikteki kas hastalıkları şiddeti ve etkilediği alanlara göre değişik tiplerde fonksiyonel yetersizlikler yaratır. Bu yetersizlikler hasta kişinin normal bir yasam sürmesini engellemektedir. Kas hastalarının hareketsiz kalması hastalığın seyrini hızlandırmakta kas gücü azalmasına bağlı olarak fiziksel aktivitede azalma meydana gelmektedir. Giderek düşen hareket kapasitesine paralel olarak eklem açılımlarında daralma ve eklemlerde sertleşme oluşmaktadır. Hem kas gücü düşmesindeki hızı azaltma ve hem de eklem kapasitelerinin korunması açısından hastaya fizyoterapi uygulanması gereklidir. Birçok kas hastalığında solunum kasları da etkilenmekte solunum kaslarının zayıflaması yüzünden ileri dönemlerde hastada solunum sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu dönemin olabildiğince geciktirilmesi için hastaya düzenli olarak solunum kaslarını güçlendirici egzersizler yapılmalıdır. Bütün egzersizler hastanın rahatı ve yaşam kalitesinin yükselmesine katkıda bulunur.
Derleyen: Burcu Çetinkaya
 
 
SPİNA BİFİDA
SpinaBifida Nedir? 
Spinabifida ikiye ayrılmış veya açık omurilik demektir. Omuriliğin herhangi bir bölgesinin bozuk gelişimine verilen isimdir: Ana rahminde bebeğin omurgası gelişirken bir yanlışlık sonucu bir ya da daha fazla omur kemiği ve omuriliğin bir kısmı iyi gelişemez, omurilik ve sinir sisteminde değişik derecelerde hasar oluşur. Bacaklara, idrar kesesine ve kalın barsaklara giden sinirlerin çalışmaması nedeni ile yaşam boyu sürecek kısmi bir felç görülür. 
 
 
Spinabifidayı daha kolay anlayabilmeniz için önce kısaca sinir sisteminin yapısından söz edelim.
 
Merkez sinir sistemi
Merkez sinir sistemi sayesinde düşünür, konuşur, hareket eder, hisseder, tadar ve görürüz. Çok karmaşık ve hassas olan bu sistemin en önemli parçaları beyin ve omuriliktir. 
 
Omurga 
Omurga 33 adet omur kemiğinden (vertebra) oluşur. Omurların iki ana görevi vardır. Birincisi hareketlerimizi kolaylaştırmak, ikincisi ise omuriliği korumaktır. Omurganın 5 bölgesi vardır. En yüksek bölgesi boyun yani servikal bölgedir. Burası kafatasının hemen altındadır ve 7 kemikten oluşur. Sonra aşağı doğru 12 torakal (sırt), 5 lomber (bel) ve birbirine yapışık olan sakrum ve koksiks (kuyruk sokumu) kemikleri vardır. Spinabifidatorakal, lomber veya sakral omurgada görülebilir. Torakal omurgadaki spinabifida önemli hareket ve duyu eksikliklerine yol açarken kuyruk sokumundaki spinabifida yalnızca ufak tefek ayak sorunlarına neden olur. 
 
Omurilik
Omurilikbir çok sinirden oluşan bir boru gibidir. Bu sinirler beyinden kaslara giderek hareketleri kontrol eder; ayrıca gövde, kol ve bacaklardan gelen hisleri de beyne taşır. Spinabifidalı bebeklerde omuriliğin arkası kapanmamıştır ve sinirler kesintiye uğramıştır. Bebek sırtında bir açıklıkla doğar ve mesajlar sinirlerinden geçemez. Beyinden bacaklara giden sinirler hedefe ulaşamayınca felç (hareket edememe ve hissetmeme) oluşur.
 
Hangi sinirlerin etkilendiği sırttaki kesenin yerine bağlıdır. Kese ne kadar yukarda ise o kadar fazla sinir etkilenmiş demektir. Bu nedenle bazı spinabifidalı çocuklar normale yakın yürürken bazılarının tekerlekli sandalye kullanması gerekir. 
 
Spinabifida türleri 
İki ana türü vardır: 
 
1- Spinabifidaokülta (kapalı-gizli)
Bu en hafif ve sık görülen türüdür ve çok nadiren özürlülük yaratır. Çoğu zaman başka bir amaçla çekilen röntgen filmlerinde rastlantısal olarak saptanır. Bazen sırtta bir benek ya da kıllanma da olabilir. Birçok kişide olabilir ve genellikle hiçbir sorun yaratmaz. 
 
Bazı durumlarda omurgadaki bu önemsiz arıza omuriliğin sıkışmasına ve gerilmesine yol açabilir. Buna gergin omurilik (tetheredcord) sendromu denmektedir. Omuriliğin gerilmesi sinir sisteminin çalışmasını bozar : bacak hareketlerinde zayıflık ve idrar kaçırma görülebilir. 
 
2- Spinabifidasistika (keseli spinabifida) 
Sırtta ince bir deri tabakası ile örtülü bir kese ya da kist gözlenir. 
İki türü vardır: 
a- Meningosel
Bu türünde kesenin içinde omuriliği ve omurilik sıvısını saran dokular vardır. Omurilik sıvısı omuriliği ve beyni yıkar ve korur. Bu durumda sinirler fazla hasar görmediklerinden çok az özürlülük vardır. En nadir görülen şekil budur.
 
b- Myelomeningosel (Meningomyelosel)
Daha sık görülen ve daha ciddi olan türü budur. Burada kese içinde sadece omurilik sıvısı değil, omurilik kısımları ve sinirler de bulunur. Omurilik hasar görmüştür veya iyi gelişmemiştir. Sonuçta hasarlı omur altında her zaman kısmi bir felç ve his kaybı mevcuttur. Özürlülük derecesi spinabifidanın yerine ve etkilenen sinir miktarına bağlıdır. Çocukların çoğunda aynı zamanda mesane ve barsak problemleri de gözlenir. 
Ne zaman olur? 
Spinabifida gebeliğin ilk ayında, anne henüz hamileliğinin farkında değilken meydana gelmektedir. Ana rahminde oluştuğu için bu soruna doğumsal anomali denilir. 
 
Neden olur? 
Bu soruya hala cevap bulmaya çalışıyoruz. Nedenlerin biri annenin hamilelikte folik asit isimli vitamini (Folbiol) yeterli miktarda almaması olabilir. Bazen de genetik nedenlerle bazı ailelerde spinabifida daha sık görülür. Ayrıca annenin valproik asit (depakin) denen ilacı kullanması da spinabifidaya neden olabilmektedir.
 
Anlaşılabilir mi? / Önlenebilir mi? 
Gebeliğin ikinci ayından sonra ultrason tetkikinde bebekte spinabifida varlığı saptanabilir. Riskli ailelerde yani önceden spinabifidalı bebek doğurmuş annelerde veya ailesinde spinabifida olanlarda rahim sıvısı alınıp tetkik yapılabilir. Ayrıca her anne adayının gebe kalmadan önce başlamak şartı ile bir süre folik asit (folbiol) vitamini kullanmasının bebekte spinabifida oluşma olasılığını azalttığı bilinmektedir. 
 
Ultrason ile gebeliğin ilk aylarında spinabifida saptanırsa gebeliğe ailenin rızası ile son verilebilir (tıbbi kürtaj). Gebeliğin son aylarında spinabifida saptandıysa veya aile kürtaj istemiyorsa bebek sezaryen ile doğurtularak kesenin zarar görmesi ve felcin artması engellenebilir. 
 
Spinabifida çocuğu nasıl etkiler? 
Anne babaların ilk sorusu genellikle budur. Spinabifidalı çocuklar birbirlerinden çok farklı olabilirler. Genelde felç seviyesi omurilikteki hasarın yerine bağlıdır. Hekimler çocuklara L2 veya T10 gibi adlar koyarlar. Buradaki harf bozukluğun olduğu en yüksek bölgeyi gösterirken numara da etkilenen omurgayı belirtir. Örneğin bir L2 spinabifidalı çocukta lomber yani bel omurlarının ikincisi düzeyinde hasar var demektir. Bu da ileride çocuğun ayakta durma ve yürümesi konusunda bize fikir verir. Spinabifidalı çocukların %75'inde lomber/sakral düzeyde yani bel bölgesinde bozukluk vardır. %25'inde torakal düzeyde yani sırt bölgesinde arıza vardır. 
 
Genelde lezyon ne kadar aşağıda ise etkilenen kas miktarı da o kadar azdır. Örnegin L2 seviyeli bir çocukta (bel), T8 seviyeli bir çocuğa göre daha hafif kas zayıflığı olur. Sakralspinabifidalı çocuklarda ise felç hemen hiç görülmez. 
 
Felcin seviyesi seviyesi belirlenerek çocuğa uygulanacak tedavi planlanmalıdır. Farklı seviyelerde felci olan çocukların oturma, yürüme konusundaki yardım ihtiyaçları da farklıdır. Belirleyici olan felcin ve duyu kaybının sınırının başladığı yüksek bölgedir. Ancak gövdenin her iki yanında farklı düzeylerde hasar görülebilir. Çocuğun bacaklarında his kaybı olduğu, yani bacaklarını nomalden az hissettiği de unutulmamalıdır. 
Tedavi
Spinabifidalı kişiler hasta değildirler. Ama vücudun bazı organlarında sorunları olabilir. En çok sinir sistemi (beyin ve omurilik), idrar yolları (böbrek ve idrar kesesi), barsaklar ve kas-iskelet sistemi etkilenir.
 
Beyin Ve Omurilik
Beyin ve omuriliği besleyen omurilik sıvısının dolaşımı bozulursa hidrosefali( beyinde sıvı birikimi ) gelişir. Beyni koruyan ve besleyen beyin omurilik sıvısı serbest akamayınca beyinde birikir ve basınç yapar, beyin gelişimini bozabilir. Bu sorun beyin içine şant denen bir hortum konarak çözülebilir.
 
Şant
Spinabifidalı çocukların %80-90'ında hidrosefali gelişir. Şant denilen bir hortum yardımıyla bu durum düzeltilir. Bu hortum omurilik sıvısını beyinden alarak karın boşluğuna taşır. Buradan da sıvı kana karışır. Dışarıdan bakıldıldığında görülmeyen bu borucuk spinabifida ve hidrosefalisi olan herkese takılmaz ama çoğunda gerekir.
 
Bazen şant çalışmayabilir: kopabilir, tıkanır, kısalır veya bozulur. Böyle bir durumda bir beyin cerrahi (nöroşirürjyen) bir operasyonla bozulan şantı tamir eder.
 
Şantın çalışmadığını gösteren bazı belirtiler: 
Kusma
Başağrısı
Görme sorunları
Çift görme, şaşılık
Aşırı yorulma
Kendini iyi hissetmeme
Kemik Ve Eklemler
Hareket güçlüğü
Bacakların ne kadar güçlü ve hareketli olacağı sırttaki kesenin yerine bağlıdır. Eğer kese yüksekteyse bacaklar tamamıyla hissiz ve hareketsiz olabilir. Kese ne kadar aşağıda ise o kadar fazla his ve hareket olacaktır. 
 
Örneğin eğer sırttaki kese yüksekteyse kalça hareketlerini kontrol eden sinirler etkilenir. Eğer kese aşağıda ise kalça ve diz kasları çalışır ama ayak bileğini kontrol eden sinirler etkilenir. 
 
Kesenin yerine göre yürüme kapasitesi:
- Torakal keseli çocuklar - oturma, tekerlekli iskemle
- Üst lomber keseli çocuklar - cihazla ayakta durma, tedavi amaçlı yürüme
- Alt lomber keseli çocuklar - Cihazla ve koltuk değneği ile yürüme
- Sakral keseli çocuklar - Cihazsız yürüme
 
Bazı durumlarda kemikleri yürümeye en uygun pozisyonda tutabilmek için ortopedik ameliyat gerekir. 
 
Skolyoz
Skolyoz omurganın eğrilmesidir. Skolyoz her yaşta oluşabilmekle birlikte en sık 10 - 15 yaşlarında gözlenir. Omurga eğrildiğinde oturma ve ayakta durma dengesi bozulur. Buna bağlı olarak da yaralar açılabilir. Ağır eğriliklerde akciğerler genişleyemediğinden soluk alıp verme güçlüğü olabilir.
 
Gerekirse ameliyatla bu durum düzeltilebilir.
 
Duruş Bozukluğu
Omurga, kalça, diz ve ayak bileğindeki bükülmeler ayakta durmayı ve yürümeyi engeller. Bu bükülmeleri önlemek için düzenli egzersiz ve kontrolleri aksatmamak gereklidir. Bükülmeler çocuğun yürümesine engel olursa ameliyatla düzeltilmelidir. 
 
Kırıklar
Bacakların bazı kısımlarında his olmadığından ve kemikler zayıf olduğundan kırıklar sık görülür. Kırık riskini azaltmak için sert hareketlerden ve düşmeden kaçınmak gerekir. 
 
Kırık olduğunu düşündüren belirtiler:
Bacakta şişlik, Isı artışı, Kızarıklık, Ağrı
 
Ayakta veya bacakta şekil bozuklukları
Çalışamayan kasların kısalması nedeni ile belirli hareketler engellenir, buna kontraktür denir. Çok uzun zaman tekerlekli iskemlede oturanlarda, egzersiz yapmayanlarda kontraktür daha sık görülür.
 
Kaslardaki çalışma dengesizlikleri bacaklarda bükülme, ayaklarda dönüklük gibi şekil bozukluklarına da yol açabilir. Bu sorunların bazıları ana rahminde oluşabilir, bebek ayakları yamuk olarak doğar, bazıları da sonradan ortaya çıkar. Egzersiz ve ateller ile bu sorunların bir kısmı önlenebilir, bazı ağır sorunlarda ortopedi uzmanı tarafından ameliyat yapılması gerekir.
 
Dejeneratif eklem hastalığı - kireçlenme
Eklem iki kemiğin biraraya geldiği bölgedir. Eklemler gövdemizi hareket ettirebilmemizi sağlarlar. Örneğin eklemler sayesinde dizimizi, kalçamızı bükebiliriz. Yaş ilerledikçe ve eklemler kullanıldıkça bozulma oluşur, ağrı ve tutukluk başlar. Bazı spinabifidalı hastalarda yürüme farklılıkları nedeniyle bazı eklemler daha fazla yüklendiğinden eklem sorunları daha çabuk ortaya çıkar. Eklem sorunlarını gidermek için istirahat ve ilaç kullanılır. Bazen ameliyat yapılarak eklem tamir edilebilir.
 
Kalça çıkığı
Spinabifidalı hastalarda kalça çıkığı sıkça görülür. Ancak bu çocuklarda gözlenen kalça çıkığı çocuğun yürümesi ve oturması için engel oluşturmaz. Çocukta yürümeyi asıl engelleyen kaslardaki felçtir. Dolayısıyla hastanın ve ailelerin kalça çıkığı konusundaki endişeleri yersizdir. Nadiren kalça çıkığı nedeni ile yürümesi bozulan çocuklarda ameliyatla kalça yerine oturtulur. 
 
Rehabilitasyon
Egzersizlere bebeklikten itibaren başlanması ve çocukluk çağı boyunca sürdürülmesi çocuğun gelişmesini hızlandırır. Oturma, emekleme ve yürüme açısından geri kalan çocuklarda egzersiz yararlıdır. Zamanı geldiğinde çocuğun ayakta durabilmesi için gereken basit ayakta durma bacaları veya uzun bacak cihazları kullanılabilir. Ayakta durmanın çok büyük yararları olduğundan tüm çocuklar ayağa kaldırılmalıdır. Ayakta durma şekil bozukluklarını önler, kemikleri kuvvetlendirir ve çocuğun kendine güvenini arttırır. Yürüme için de aynı şeyler geçerlidir. Erişkin dönemde tekerlekli iskemle gereken çocuklar bile küçükken yürümeye teşvik edilmelidirler. 
 
Fizyoterapist ve Fizik Tedavi uzmanı çocuğun eklem hareketlerini, kas gücünü, kasların sertliğini, hissetmeyi, hareket ve el becerilerini değerlendirir. Anne-babalara germe egzersizleri ve oyunlar gösterilerek eklemleri korumak öğretilir. Özellikle büyüme döneminde bu önem taşır. 
Derleyen: Burcu Çetinkaya
 
 
 
 
BRAKİAL PLEXUS YARALANMASI
Nedir: Brakialpleksus boynun her iki yanında yer alan, üst ekstremitenin motor ve sensoriyel fonksiyonunu sağlayan, periferik sinir ağıdır. Komplike bir anatomiye sahip olması yaralanma sonrası tanı ve tedaviyi güçleştirir.Doğum sırasında brakiyalpleksusta gelişen hasarlanma sonrası, daha çok tek kolda görülen flask paralizidir.
Sıklıkla brakiyalpleksus gövdesinin gerilmesi, yırtılması veya spinal köklerin avülsiyonu sonucu meydana gelir.
Önemli bir neonatalmorbidite nedenidir.
Kalıcı yetersizlik insidansı %3- %5 ‘tir.
Nedenleri:
Doğum sırasında bebeğin omuzları annenin pelvisinde sıkışır, bebeğin aşırı çekilmesi sonucu pleksus yaralanır.(C5-C6 kökleri ve üst trunkusu ilgilendiren yaralanmalar)
Uterus içinde brakiyalpleksusun gerilmesi veya fetus hareketine bağlı gelişir.
Makat gelişli doğumlarda gövdenin ve boynun yana aşırı eğilmesiyle sinirlerde oluşan çekilme sonrası gelişir.(C8-T1 kökleri ve alt trunkusu ilgilendiren yaralanmalar)
Risk Faktörleri:
Doğum ağırlığının >4200 kg oluşu
Omuz distozisi( fetusun ön omuzunun annenin simfizispubisine dayanması)
Makrosomi
Makat gelişi
Uzamış doğum
Annenin aşırı kilo alması
Doğum sırasında yardımcı cihaz kullanımı
Klinik belirtiler: Doğum sonrası üst ekstremite dirsek ekstansiyonda, hareketsizdir. Yaralanma olan tarafta Moro refleksi yoktur. Önkol ve eli tutan olgularda Grasp refleksi yoktur.
Brakialpleksus felci olan çocukların çoğu başını tutulan tarafa çevirmekte zorlanır. Bunun nedeni sternokleidomastoidkasının  zayıflığı sonucu trapez kasının aşırı çalışıp boyunun kısalması olabilir.
Trapez kasın kısalması ile birlikte sternokleidomastoid kasın zayıflığı tortikolise ve başın bir tarafının düzleşmesine yol açabilir.
Bu deformitelercocuk uyurken başının doğru pozisyonlandırılmasıyla ve gün içerisinde tutulan taraftan verilen devamlı uyaranlarla önlenebilir.
Tedavi: 
•Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulaması 
•Nöroliz veya mikrocerrahi yöntemle sinir grefti kullanılarak brakialpleksus onarımı (3-6 ay sonra) 
•Tendon transferi 
•Artrodez
 
 
Brakialplexus yaralanmaları için eklem hareket açıklığı egzersizleri (eha) 
Pasif eha egzersizleri eklem esnekliği ve hareketliliğini korumak ve deformitelerini önlemek için bir yardımcı tarafından yaptırılır. Tüm egzersizler günde birkaç defa yaptırılır. Bu iş için en uygun an banyo yaptırdıktan sonra veya bez değiştirme zamanlarıdır. Bu egzersizler yavaşça ve düzenli olarak yapılmalıdır, eklem asla zorlanmamalıdır. Bir el eklemin bir kısmını stabilize ederken diğer el hareketi yaptırır 
 
Tedavide amaçlar:
Eklem hareket açıklığını ve kas gücünü korumak.
Ödemin yarattığı hareket kısıtlığını ve ağrıyı önlemek
Kas aktivitesini uyarmak.
Etkin fonksiyonel hareketliliği eğitmek ve kontraktürleri önlemek.
Duyusal farkındalığı arttırmak.
Omuz çıkıkları ve kas yaralanmasını önleyecek pozisyonların sağlanması
Konservatif tedavide temel amaç pasif eklem hareketini,eklemlerin esnekliğini ve kas kuvvetini koruyarak pleksusun iyileşmesinin beklendiği dönemde kontraktürlerin gelişimini önlemektir.
   Konservatif tedavide ekstremiteyi kullanıma teşvik etmek oldukça önemlidir. Tedavide duysal olarak farkındalığı uyarmak amacıyla özel girişimler yapılmalıdır. 
Kumda belirli bir objeyi bulma,
Dokunmayı lokalize etme, 
Gözü kapalı iken bir objeyi tanıma gibi duysal uyarılar büyük çocuklarda etkili olabilir.
Rehabilitasyon programında termal ajanlar, kinezyoterapi ve iş-meşguliyet tedavisi kombine edilmelidir.
 Çocuğun yaşına uygun egzersizlerle zayıf ekstremite çalıştırılmalıdır.
 Kas kasılmasının kemiğin şeklini ve dansitesini de etkilediği hatırlanmalıdır.
 
 
Kaynak: 
-romatizmaturk.com (DocDr Turan Uslu)
-I. Geuıjens G, Gilbert A, Helsen K. Obsıetricbrachialplexuspalsy associated with breach delivery. J Bone Joint Surg (Br)1996; 78: 303-6.
-Partridge C, Edwards S. Obstetric brachial plexus palsy: increasing disabilityand exacerbation of symptoms with age. Physiother Res Int 2004;9:157-63.
-Kayhan O, Ofluo.lu D, Ozaras N, ‹mamo.lu S. Vojta tan› ve terapi tekni. i. Turk FizT›pRehabDerg 2002:48.
Derleyen: Burcu Çetinkaya
 
 
 
 
 
 
TORTİKOLİS
Bebek dogdugu andan itibaren normalde basini iki tarafa döndürebilir. Boynun iki tarafindasternocleidomastoid ( SCM ) adli bir kas bu harekete yardimci olur. Bu kasin herhangi bir nedenle uzamasiyadakisalmasi sonucu kasta kansizlik meydana gelir. Bu nedenle kasta kontraktür (sertlik ) olusur. Kasin içinde bu sertlik genelde 8. günden itibaren olusur. Bebek basini tek tarafa dönük tutmaya baslar. Zedelenmis taraftaki adeleyedogrubasiniçevirir,yüzükarsi tarafa dogru bakar. Bu sekildebasini yan tutmaya baslayan bebeklerde hemen Vojta tedavisine, egervojta yapan uzman yoksa, klasik egzersiz ve pozisyonlamaya baslanmasi gerekmektedir. Çocugunkaryolasini, yüzü, döndüremedigi tarafa dogru döndürecek sekildeayarlanmalidir.Yine, kulakla omuz araligi dar olan tarafa yan yatirildiginda ince bir yastiklayatirilmali, diger tarafa yatarken ise yastiksizyatirmalidir.
Çocuk fizyoterapistiningösterecegisekilde germe ve kuvvetlendirme egzersizleri uygulanir.
 
Zamaninda egzersiz programi uygulanmazsa su problemeler görülülür : Sol SCM kasizedelenmisse,
 
1.Bas kisalmis tarafa yani sola yan yatar,kulak omuza dogru döner, omurga zit yana dogrubir konveksiteyapar.Yüzsaga döner.
 
2.Çocuk basini tam çeviremedigindensirt üstü yatisi tercih eder. Buna bagli olarak basinbasinç gören tarafi ve yüz üstü yatis pozisyonda basinç gören alin kismiyassilasir. Basta asimetri gelisir.
 
3.Basin zoraki durus nedeniyle, el-el koordinasyonu, el agiz koordinasyonu sadece yüzün baktigi tarafta yani sagdagelisir. Çocuk sirt üstü yatis pozisyonunda agirliknoktasisagadogrudur. Yüzüstündeyse agirliknoktasibasinegikoldugu tarafa dogrudur, çünkü sol dirsegin dayanak noktasi bloke olmustur
 
4.Sol kulak omuz mesafesi kisalir .Boyunomurlarindaegrilikolusur.
 
5.Kalça egriliklerine neden olur.
 
6.Bas arkasindaki kol ve bacagingelismemesine ve incelmesine neden olur.
7.Yüzde asimetri gelisir
BestMaster
.....::::: Online Ziyaretçi :2 | Bugün :12 | Bugün Çoğul :14 | Toplam Tekil :38267 | Toplam Çoğul:79622 | İp No :18.117.142.128 :::::.....